Diyaliz ve Damar Yolu

Böbrek yetmezliği son aşamasına gelen hastalar, hayatlarını devam ettirebilmek için artık ya böbrek nakli ya da diyalize girmek zorundadır. Böbrek nakli, bugün için en iyi seçenek olmakla birlikte herkesin nakil şansı ya da uygun bir böbrek nakli vericisi olmayabilir. Bu durumda hasta ya periton diyalizine ya da hemodiyalize girebilmek için bir an önce hazırlıklara başlamalıdır. Hemodiyalize girmeye yaklaşan hastalarda, kollardaki yüzeysel damarlar mutlaka önceden diyaliz için hazır ve uygun hale getirilmelidir.

Periton diyalizi mi yoksa hemodiyaliz mi?

Aslında her iki yöntemin de kendine göre avantajları ve dezavantajları vardır. Periton adı verilen karın zarının sanki bir diyaliz makinesi gibi kullanıldığı periton diyalizinde hasta bir merkeze ihtiyaç duymaz, karnına takılan bir katater yardımıyla evde kendi diyalizini yapar. Ancak periton diyalizinde kandaki zehirli maddeleri temizlenmesi sınırlıdır ve özen gösterilse ve uygun temizlik yapılsa dahi her zaman karın zarının enfeksiyon kapma ihtimali mevcuttur.

Hemodiyalizde ise, hastaya haftada 3 gün 4 saat boyunca bir diyaliz merkezinde işlem uygulanır. İçinde zehirli maddelerin biriktiği kan, bir filtre yardımıyla süzülerek üre, potasyum, amonyak ve fosfor gibi aslında normalde de vücudumuzda bulunan, ancak biriktiği zaman zehirli hale gelen maddelerden temizlenir. Hemodiyalizde en önemli sorun ise, vücudumuzda dolaşan kanın diyalize girebilmek için yeterince hızlı akmamasıdır. İşte bu nedenle hastalar hemodiyalize, ya kollarındaki atar ve toplar damarların birleştirilmesiyle oluşturulan fistül, ya greft adı verilen suni damarlar, ya da boyuna ya da kasığa takılan kataterler aracılığı ile girebilmektedirler.

Hangi yöntemin en doğrusu olduğu hastaya ve şartlara göre değişebileceğinden, en uygun yöntemi seçerken sizi takip eden nefrologla konuşmak ve birlikte karar vermek önemlidir.

Peki diyalize girerken fistül mü, greft mi yoksa katater mi?

Aman yapmayın sakın. Unutmayın, bir böbrek yetmezliği hastası nakil olamıyorsa diyalize girebildiği sürece hayatta kalır. İşte bu nedenle, diyaliz için açılan damar yolu sizin için aynı zamanda bir hayat yoludur!

Boyuna takılan kataterler, kanı kalbe taşıyan büyük toplar damarlara takılırlar. Eğer bu büyük damarlarda kataterin yaptığı tahrişe bağlı darlık gelişirse, artık o taraftaki kol damarları da kullanılamaz hale gelir. Yani diyalize yeni başlayan bir hastada boyuna takılan katater, 10-15 yıl boyunca diyalize girilebilecek koldaki damarları 1-2 yıl içerisinde iş göremez hale getirir. Ne yazık ki hayatınızdan çok kıymetli seneleri bir anda kaybetmiş olursunuz. O nedenle hemodiyalize başlayacak hastalarda acil durum haricinde her zaman;

‘Önce fistül, artık fistül seçeneği kalmadığında greft, ve en son seçenek olarak katater tercih edilmelidir.’

Fistül cerrahisi nedir, nasıl yapılır?

Fistül cerrahisi, kabaca koldaki atardamarla toplardamarın birbirine bağlanmasıdır.  Kolumuzda kan akımının hızlı olduğu atardamarlar derindedir ve diyaliz iğnesinin girilmesine uygun değildir. Yüzeydeki toplardamarlarda ise, kan akımı çok yavaştır. Unutmayın ki, biz böbreğin haftada 7 gün günde 24 saat hiç durmadan yaptığı süzme ve kanı temizleme işini, haftada 3 gün, günde 4 saat girebildiği diyaliz işlemiyle karşılamaya çalışıyoruz. Peki, nasıl yapıyoruz?

Kolda ultrasonla bakarak karar verilen uygun yerlere, lokal anestezi eşliğinde, 2-3 cm’lik küçük kesiler yapılır ve atardamarla toplardamar birbirine bağlanır. Böylece atardamardaki kan hızlıca yüzeysel olan toplardamara geçer. 4-6 hafta içerisinde, bu hızlı kan akımına adapte olmak için toplardamar hem genişler, hem de duvarı diyaliz iğnesinin girişine uygun olacak şekilde kalınlaşır. Hastaneye sabah gelen hastanın hazırlıkları tamamlanır. Ameliyat yaklaşık 45 dakika sürer. Anestezi verilmediğinden, tedbir amaçlı olarak hasta 2 saat kadar dinlenir, sorun olmadığına emin olunduktan sonra kısa bir eğitim verilerek aynı gün evine yollanır.

Greft (suni damar) ameliyatı nasıl yapılır?

Eğer kollarınızda diyaliz için kullanılabilecek damar bulunamadıysa ya da artık tükendiyse, en iyi ikinci seçenek greft kullanılarak ameliyat yapılmasıdır. Sabah hastaneye gelen hastanın ameliyat öncesi hazırlıkları tamamlanır. Ameliyat öncesi ultrason yapılarak greftin bağlanacağı uygun damarlar belirlenir. Greft, uygun damarlar varsa, kolun iç yüzeyinde hem dirsek hizasından aşağı kısma hem de dirsek hizasından üst kısma konulabilir. Hastanın hemen cildinin altına özel bir alet yardımıyla yerleştirilerek bir ucu atardamara, diğer ucu ise kanı kalbe götürecek toplardamara bağlanır. Ameliyat yaklaşık bir buçuk saat kadar sürer. Bu sefer lokal anestezi ile birlikte damardan sakinleştirici bir ilaç verilerek işlemin hasta için daha konforlu geçmesi sağlanır. Ameliyat sonrası hasta odasında yaklaşık 4 saat kadar dinlendirilir, sorun olmadığından emin olunduktan sonra kısa bir eğitim sonrası evine gönderilir.

Bu ameliyatlardan sonra görülebilecek sorunlar nelerdir?

En sık görülebilecek sorunlardan biri, fistülün ya da greftin çalışmamasıdır. Deneyimli merkezlerde iyi bir ameliyat öncesi planlama ile bu oran fistüllerde %5’in, greftlerde ise %10’un altına indirilebilir. Diğer bir sorun ise, kullanılan aspirin veya heparin gibi kan sulandırıcı ilaçlara bağlı olarak kanamadır. Daha sık olarak greft ameliyatlarından sonra kullanılan yabancı cisme bağlı olarak enfeksiyon görülebilir. En sıkıntılı durum ise, cerrahi sonrası elde iskemi gelişmesine neden olan ele az kan gitmesi durumudur. Hem fistül hem de greft ameliyatları, aslında normalde ele giden kanın çalınıp diyaliz için oluşturulan damar yoluna verilme işlemidir. Bu nedenle hastanın atardamar yapısındaki bozukluklar veya diyaliz damar yoluna aşırı kan yönlendirilmesi, elin kanlanmasının bozulmasına neden olabilir.

Yorum Yaz